17. KARABURUN BİLİM KONGRESİ BİLDİRİ ÇAĞRISI – 2023

17. KARABURUN BİLİM KONGRESİ

7 – 10 Eylül 2023

kapitalizm ve yıkım

 

“Bir mevsim-i baharına geldik ki âlemin
Bülbül susmuş, havuz boş, gülistan harap.”

İzzet Molla

“Burjuva üretim ilişkileri toplumsal üretim sürecinin

 en son uzlaşmaz karşıtlıktaki biçimidir…

[B]urjuva toplumunun bağrında gelişen üretici güçler,

aynı zamanda, bu karşıtlığı çözüme bağlayacak olan

maddi koşulları yaratırlar.”

K.Marx

2023 yılında gerçekleştirmeyi planladığımız 17. Karaburun Bilim Kongresi, kendi tarihindeki en sıra dışı koşullar altında çağrıya çıkıyor. Sermayenin, onun devletinin ve AKP’nin birinci derecede sorumlu olduğu ve on binlerce insanımızın yaşamına, yüz binlercesinin evsiz kalmasına yol açan, milyonların gündelik hayatını tahrip eden depremin ve artçı felâketlerin acısı da öfkesi de bütün keskinliğiyle etimize kemiğimize, bilincimize dayanmış durumda.

Doğa ve toplumsal varlığın karşısında “baş aşağı duran” bilincin gölgesi, bu alacakaranlıkta her zamankinden daha uzun. Terry Eagleton’ın tarifiyle “toplumsal düzenin ‘sağduyusu’ haline gelmiş bir iktidara karşı nasıl savaşırız?” sorusu, başka nasıl’ların yanına ekleniyor: İnsan nasıl yaşar bu halde? İnsan nasıl yaşar bunca acının, yoksulluğun, yoksunluğun, sömürünün ortasında? İnsan nasıl yaşar enkaza dönmesi an meselesi olan evlerde? İnsan nasıl yaşar evsiz, yersiz yurtsuz? İnsan nasıl yaşar başka insanlardan gözlerini kaçırarak? Ya bir türsel varlık olarak insan, bu dünyada nasıl yaşamaktadır? Başka insanların sömürülmesi, doğanın ele avuca gelen her kaynağının tüketilmesi, sınıflar, cinsiyetler, uluslar arasındaki hiyerarşiler ve tahakküm ilişkileri bu dünyada var olmanın tek yolu mudur? Çevresindeki kutsallık halesini silkelediğimizde asıl işlevinin bu ilişkileri korumaktan ibaret olduğu ortaya çıkan devletler, o devletlere teslim olmuş toplumlar, mesela 100 yıldır yurttaşı olduğumuz, fakat bize bir gün bile yurt olmak istemeyen cumhuriyetin cari hâli yazgı mıdır? Değilse, insanın insanca yaşayabilmesi için ne yapmalıdır, nasıl yapmalıdır?

Tarihin öyle bir anındayız ki insanın insanla olan çelişkisinin yıkımı tüm vahşiliği ile devam ederken, insanın doğa ile çelişkisinde sonuçlar sadece insanın değil, bizatihi doğanın da aleyhine işliyor. Özellikle de bizim coğrafyamızda.

Don Kişot, canavar olarak gördüğü yel değirmenlerine saldırmıştı. Bugün bize canavarlar, yel değirmeni olarak sunuluyor, onları dost kabul etmemiz, hatta aralarından seçim yapmamız isteniyor. Dünya gezegeninde bize dayatılanı aşıp, dipteki akıntıya ulaşmanın ve onu ortaya çıkarmanın insanlık için varlık-yokluk meselesi olduğu zamanlardayız. Memlekette ise heyula gibi son 21 yılımıza çöken ve bir heyelan kütlesi gibi tarihin yolunu tıkayan, on binlerce insanımızın ölümünden muktedir sıfatıyla birinci derecede sorumlu olan AKP-MHP-Saray diktasının sonu olabilecek genel seçimlere çok yakınız. Ancak seçim ister mevcudun sonu olsun, ister yenisini getirsin 100 yıllık Cumhuriyet’in içinde yaşamaya devam edeceğiz. Her ne kadar bu olağanüstü koşullar altında gündemin oldukça alt sıralarında kalmış olsa da tarih, bizi son yüzyıldan ne kadar “açık alınla” çıktığımızın muhasebesini yapmaya çağırıyor.

Tarih bize en güzel ve en ihtimal-dışı sürprizlerinden birini yapmazsa şayet, 2023 genel seçimlerinde egemen iktidar bloğu değişmiş olsa da olmasa da Kongremizi kapitalizmin, aralıksız devam eden sömürü, şiddet ve tahribat koşulları altında gerçekleştireceğiz. Bu nedenle, hem kapitalizmin neden olduğu yıkım hem de kapitalizmi yıkma arayışları anlamında “kapitalizmin yıkımı”nı birlikte tartışmak,  paylaşmak, yeni yaşamın yollarını döşeyebilmek için katkı verecek

bilim insanlarını, ezilenleri, onların temsilcilerini ve diğer dostlarımızı 17. Karaburun Bilim Kongresi’ne davet ediyoruz.

Deprem, Türkiye’nin sınıfsal ilişkilerini, karakterini en acı bir biçimde tüm çıplaklığı ile ortaya çıkardı. Şu zaman diliminde depremin yaralarını öyle ya da böyle, az ya da çok sarmaya çalışırken, elle tutulacak kıvama gelmiş öfkeyi görmemek, hissetmemek mümkün mü? Toplumsal varlığın toplumsal bilinci zorladığı bir süreçte, sizlerle kapitalizmin ve mevcut iktidar bloğunun yıktığı başta kentler olmak üzere tüm mekânları, bu yıkıma karşı ortaya çıkan dayanışmayı, direnmeyi, mücadeleyi, inadı, ısrarı; insanı, doğayı, devleti, ekonomiyi, siyaseti ve bizatihi kapitalizmi yıkabilmenin “sabırsızlık zamanlarını” konuşabilmek, tartışabilmek için bir kez daha Karaburun Bilim Kongremizde buluşacağız.

Hayatlarımız ve hatıralarımız enkaz altındayken bile, sınıflar mücadelesinin tarihi olan tarih, İzzet Molla’nın küflenmiş efkârına karşı bir şarkı tutturuyor: “Ne geçmiş tükendi ne yarınlar.”

KBK 2023 -Çağrı Metni

Bildiri Başvuru Formu

Oturum Önerisi Başvuru Formu

Çalışma Grubu Başvuru Formu