18. KARABURUN BİLİM KONGRESİ
31 Ağustos – 3 Eylül 2024
faşizm
Faşizm, kapitalizmin tarihsel bir evresidir; bu bakımdan hem yeni bir şeydir hem de eski. … Faşizmi ve savaşı tanımlamak isteyenler, doğal afetler olmayan bu büyük felaketleri pratik hakikat açısından tanımlamalıdır ve bu felaketlerin, mülk sahibi sınıfların üretim araçlarına sahip olmayan büyük sayıda işçiyi denetim altına almak üzere ortaya çıkarıldığını göstermelidir.
– Bertolt Brecht, “Hakikati Yazmanın Beş Zorluğu”
Dünyanın her yanında bir hortlak dolaşıyor, faşizm hortlağı. Bazılarına göre, 1945’te Almanya ve İtalya topraklarına gömülmüş bir mevtanın hortlağı bu. Bazılarına göre ise faşizm hiç ölmedi; Asya, Afrika ve Latin Amerika’da darbeler, diktatörlükler ve başka otoriter yönetimler halinde, bazen açık bazen gizli yaşamaya devam etti. Aslında, sosyal bilimlerin ihtilaflı kavramlarından biri olan ve akademide son yıllara kadar pek inceleme konusu edilmeyen faşizm; sokakların, meydanların, devrimci direnişlerin dilinden hiç eksik olmadı.
Tarihleri boyunca faşizmin en keskin düşmanı olan Marksistler, faşizm kuramı üzerine Komintern’den başlayarak çok sayıda ve zenginlikte bilgi üretti. İkinci Emperyalist Paylaşım Savaşı sonrasında özellikle ezilen halkların kurtuluş mücadeleleri verdiği coğrafyalarda sosyalistler, faşizm kuramına yenilikçi müdahalelerde bulunmaya devam ettiler.
Faşizm olgusu bir kuramlar çoğulluğu içinde çok farklı boyutlarıyla tartışılıyor: Kapitalist devletin bir rejimi olarak faşizm; iktidarı hedefleyen faşist hareketler; “sıradan faşizm”, yani gündelik hayatın damarlarına dek sızan faşist kültür ve ideoloji olarak faşizm şeklinde çizebileceğimiz genel çerçevenin içinde faşizmin sınıfsal temeli; faşizm, kapitalizm ve emperyalizm ilişkisi; faşizmle mücadelede birleşik cepheler ve işçi cepheleri; anti-faşist mücadele biçimleri; başta İtalya ve Almanya örneklerinde karşımıza çıkan faşist sanat; faşist semboller; faşizmin sömürge ülkelerdeki görünümleri; faşizmin milliyetçilik, dinci gericilik, ırkçılık, şovenizm, militarizm ve yabancı düşmanlığıyla ilişkileri; faşizm, savaş ve sömürgecilik; faşizmin kadınlar, feministler, LGBTQ+, mülteciler ve çeşitli ezilen kesimler üzerindeki etkileri ve Türkiye solundaki faşizm tartışmaları gibi izlekler bu boyutlardan bazıları.
Şili’de Pinochet rejiminden Yunanistan’da Albaylar Cuntası’na, Türkiye’de ise 12 Mart, 12 Eylül, 90’lar, Kürt halkının var olma mücadelesine yönelik saldırgan politikalar ve AKP döneminde neo-liberal birikim rejimi ile uyumlu otoriter politikalar ve bu politikalara karşı hayatın her alanında verilen mücadeleler de faşizm ve anti-faşizm kavramları çerçevesinde tartışmalara konu oldu.
İsrail’in Filistin halkına yönelik soykırım boyutuna ulaşan faşist saldırıları gerçekleştirdiği,
Avrupa’dan Amerika’ya, Arjantin’den Türkiye’ye dünyanın her köşesindeki rejimlerin faşist nitelikte
olup olmadığının tartışma konusu edildiği bir bağlamda 18. Karaburun Bilim Kongresi için çağrıya
çıkıyoruz.
Bize tarihin her dönemi için o büyük praksis sorusunu, “Ne Yapmalı?”yı miras bırakan Lenin’in
ölümünün 100’üncü yıldönümünde faşizmi, onu çevreleyen toplumsal koşulları ve anti-faşist direniş
geleneklerinden güç alarak, bu hortlağı dünyadan def etmek için örülmesi gereken mücadeleyi
konuşmak ve tartışmak üzere herkesi Karaburun’a davet ediyoruz.