3. Uluslararası Halk Dansları Festivali Gösterileri
Mordoğan Belediyesi tarafından düzenlenen Uluslararası Halk Dansları Festivali’nde 6 farklı ülkeden halk dansları ekibi gösteri yapacaktır.
Tarih: 8 Eylül 2011
Saat: 20.00
Yer: Mordoğan Merkez
Benim Çizgim (Karikatür Sergisi)
Baki Murat Top
Sanatçıların eserleri onların hayata nasıl baktıklarının tezahürü gibidir. Ürünlerinin altına attıkları imzaları varlığı ilgilendiren, etkileyen, değiştirip dönüştüren her olaya, nesneye, yer ve zamana dair onların dağarcıklarında biriktirdiklerinin mührüdür.
Bir sanatsal ürün, sanatçının sorumluluk cenderesini reddettiğinde buluşabilir gün yüzüyle. Tarihe, insana, hayata karşı yüklenilmiş ya da yükletilmiş bir sorumluluk duygusuyla ancak sanatçının yaratma yeteneği baltalanabilir. Çünkü sanatçı, özgür üretimi ‘sorumsuzluk’ duygusunu yüreğinden uzak edebildiği ölçüde başarabilecektir.
O sorumsuzluk ki sanatçının içinde hayatın olağanüstü devinimine takoz koymaya çalışanlara karşı sürdürülebilir bir başkaldırının da kıvılcımıdır. İlhamını doğanın sınırsız kargaşa ve çatışmalarından alan sanatçı, her türden bağlılığı reddederken özgür bir isyanın sesi olarak sonsuzlukta dalgalanır.
En keskin ve en aykırı eyleminde bile sloganların darlığına kendini hapsetmeyen bir sanatçı, iktidar ve hiyerarşinin hantal gölgesini sanatın üzerine düşürmeyen evrene duygudaş bir divane olmayı becerebilir.
Özgür bir sanatçı, imzasını altına attığı eseri bir yanıyla vicdan ve adalet duygusuyla tanıştırabilirken bir yanıyla da sanatın estetik ve kalite kaygısıyla kuşatabilir.
Derdi büyük bir dünyanın dertlerine dermanı getirecek sanatsal çizgi, sanatçının alabildiğine başına buyruk bir tarz ile iç dinamiğini hayatın kaosuyla buluşturmasıyla şekillenecektir.Yer: Karaburun Belediyesi Toplantı Salonu
Açılış: 8 Eylül 2011 Perşembe / 12:00
Dünya Bizim Evimiz (Fotoğraf Sergisi)
Güzin Tezel
Nezaket Tekin
Suzan Orhan
Emel Yuvayapan
Harun Canmetin
Ama biz kendi evimizde ve kendi evimize, kaç vakittir yabancıyız. Oysa o, evrende başıboş bir gezegendi, onu biz dünya ettik, ev kıldık kendimize.
Evimizin beş odasından fotoğraflar getirdik size. Ve her odadaki sandıklarda olanca tazeliğiyle açılmayı bekleyen sorular:
*
Güzin Tezel (Hindistan)…Çiplere elektronlarla çağın en taze mektuplarını yazan ve yüz bin köylünün yitik topraklarının ve tohumlarının yası için fare zehriyle ömürlerinden geçtikleri Hindistan’dan: Varoş köpeklerinin milyoner olduğu melodramların sonuna benziyor mu “çek”tiklerimiz, onların çektikleri?
Harun Canmetin (Gürcistan)…Pahalı arabaların en bakımsız katırdan daha beter bir yalnızlıkla ölümü beklediği Gürcistan’dan. Kaf dağından indirilen hazinelerin bile Kafkas eteklerindeki yoksullukta boğulduğu diyardan. Neoliberalizm, zenginliğin “ev”imizin duvarlarına çizdiği yoksulluk tabloları değilse ne ki?
Nezaket Tekin (Suriye)…Belki fırtınanın geldiğini bile bilmeden kente bakan tepelerde fırtınayı bekleyenlerin ülkesi Suriye’den: Kaç vakittir bahar uğramıyor evimize. Bu bahar bizim baharımız mı? Değilse bile, baharın sevinçli öfkesi olsun, bizim değil mi?
Emel Yuvayapan (İngiltere)…Şimdilerde yoksul öfkelerin fırtınasıyla okyanusta bir gemi gibi çırpınan adadan, Britanya’dan: Londra’nın kuzeyinde bir mezarlıkta yatan Alman filozofun ve onun Manchester sokaklarında 22 yıl bilgeliğini dolaştıran yoldaşının adı neydi?
Suzan Orhan (Türkiye)…Ve evimizin en yakın odasından, buradan: “Çeke çeke ben bu dertten ölürüm” diyenlerin acılarının “Kîne em?” sorularına karıştığı diyardan. Biz bu diyarın dertlerini “çek”mesek ölmez miydik? [Acı kadraja sığar mı ki? Ya direnmek?]
*
Hep bir dünün bugünüyse fotoğraf, tesadüf bu ya, dün çektiklerimiz daha bu sabah doğan gün kadar yeni duruyor.
Bu evin odalarını [haşarattan] temizleyip gerçekten ve yeniden bizim kılmanın günü gelmedi mi ki?
(Metin: Barış Yıldırım)
Yer: Karaburun Belediyesi Toplantı Salonu
Açılış: 8 Eylül 2011 Perşembe / 12:00
Kapitalizm Sağlığa Zararlıdır
Handan Kaynakgöz
Sigara paketlerinin üzerinde yazan (gecikmiş) yasal uyarıların altında yatan, gerçek uyarıyı farkedince bu çalışma ortaya çıktı. Yani sadece SİGARA kelimesini kaldırıp yerine KAPİTALİZM kelimesini yerleştirmek bile, kavramı algılamayı ironik bir şekilde kolaylaştırıyor.
Bu yasal ifadeleri, yasal santimetrelerine uygun bir şekilde, neredeyse hiç bir değişiklik yapmadan, marka görünmeyecek şekilde boyanmış sigara paketlerine yapıştırdım.
Göz’üme daha bir gerçekçi göründü doğrusu:
Paketlerin ön yüzüne yazılması uygun görülen uyarı cümlelerinin, gerçeğe uyarlanmış hali
* kapitalizm: öldürür
* kapitalizm: sağlığa zararlıdır
* kapitalizm: size ve çevrenizdekilere ciddi zararlar verir
Arka yüzünde kullanılması uygun görülen uyarı cümlelerinin gerçeğe uyarlanmış hali de aşağıdadır:
* kapitalizm: hamile iken bebeğe zarar verir, borçlu doğmasına sebep olur
* çocuklarınızı kapitalizmden koruyun: kapitalizmi onlara yaşatmayın
* kapitalizm: yüksek derecede bağımlılık yapar, bırakın
* kapitalizmi bırakmak için eşinizden dostunuzdan ve size en yakın sivil toplum
kuruluşundan yardım isteyin
* kapitalizm: ölümcül kanserlere neden olur
* kapitalizm: fiziksel düşünsel ve sosyal iktidarsızlığa neden olur
* kapitalizm: hayat damarlarınızı tıkar, ekonomi krizine, toplumsal felçlere neden olur.
19.07.2009 tarihli bir gazete haberi
Sigara yasağının mimarı, eski Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı B. A., sigara yasağının başladığı 19 Temmuz’un ‘milli bayram’ olmasını önerdi. Sigaranın yasaklanmasına yönelik yasa çalışmalarına 1987’de başlandığını hatırlatan Akarcalı, “2009’a kadar 22 yıl sürdü. Çıkardığımız kanunlar veto edildi, Amerika’dan lobiciler geldi. Bu aşamaya gelmek gerçekten son derece zor oldu” dedi.
Zor bir düzen kapitalizm.
kapitalizm: barışı bozar,
kapitalizm: natural olanı bozar, önce ekmekler bozuldu hatırlarsan, beni bozar, seni bozar,, el emeğin el malı olur, beyin emeğin bey malı. Cesaretin taşlanır isyanın düğümlü ipte sallanır, yürek emeği yürek ezgisine dönüşür. İlle Dostun Bir Tek Gülü Yaralar Beni.
baskı ve zulüm ile yaşar kapitalizm: onursuz ve içi RAHAT bir şekilde, bir yanda açlığı sefaleti köleliği yaşatır ki kendi daha ileri düzeyde olur .. daha ileri ile yetinmeyip ezip geçip daha da ileri gitmek ister. kapitalizm her ileri adım atmak istediğinde, bir ırk yok olur… bir adım daha atmak için bir atom bombası daha atması gerekir.
Bunun üzerine
paket üstü uyarılarla ilgili işim için
sloganım şu
komünden korkma geç kalmaktan kork
Yer: Karaburun Belediyesi Toplantı Salonu
Açılış: 8 Eylül 2011 Perşembe / 12:00
Press
Yönetmen/Senaryo: Sedat Yılmaz
Gene Koordinatör: Ufuk Tambaş
Yardımcı Yönetmen: Ferit Karahan
Görüntü Yönetmeni: Demir Gökdemir
Sanat Yönetmeni: Nevim Doğan
Reji Asistanı: Ömer Abay
Kamera: Mustafa Çelik, Mehmet Erkmen
Kamera Ast: Erdal Bektaş
Ses: Ferit Karabana
Ses Ast: Batuhan Ekşioğlu
Işık Şefi: Arda Çağlar Erkmen
Işık Ast: Burak Saçlı
Makyöz: Esra Bakar
Grafik: Uğur Matban
Danışman: Bayram Balcı
Oyuncular: Aram Dildar, Engin Emre Değer, Kadim Yaşar, Sezgin Cengiz, Tayfur Aydın, Asiye Dinçsoy, Bilal Bulut, Ömer Şahin, Fırat Altay, Abdullah Tarhan, Kemal Ulusoy, Mahmut Gökgöz
Yapım Yılı: 2010
Süre: 100’
’90’lı yılların ilk yarısında çatışmaların yoğun yaşandığı günlerde, bir avuç gazeteci Diyarbakır’da yaşanan insan hakkı ihlallerini dünyaya duyurmaya çalışmaktadır.
Faysal, yaptığı bir haberde orduyla ilişkisi olan bir çetenin izine rastlar. Çete, bölgedeki birçok cinayetin zanlısıdır. Çete haberinden sonra Faysal tehdit telefonları almaya başlar, ancak Faysal çetenin üzerine gitmeye devam eder.
Büronun teknik olanaksızlıkları yetmezmiş gibi her türlü engellemeyle karşılaşırlar. Gazetecilerin en basit işleri bile onlar için aşılması zor engeller haline gelir. Çektikleri fotoğrafları bastıracak yer bulmak ya da fotoğrafları İstanbul’a göndermek için sürekli karşılarına çıkan engelleri aşmak zorundadırlar. Gazetecilik onlar için profesyonellik gerektiren bir iş olmaktan çıkmış, ölüm kalım meselesi haline dönüşmüştür.
Ancak büro çalışanları işlerini yapmaya devam ettikçe baskılar da giderek artmaktadır. Kimi kaçırılıp tehdit edilir, kimi sokak ortasında öldürülür, büroları polisler tarafından basılıp dağıtılır. Kimi baskılara daha fazla dayanamaz, büroda çalışmayı bırakır.
Film, tüm bu sıkıntılı süreçte eleman eksikliğinden dolayı 17 yaşında gazetecilik yapmaya başlayan Fırat’ın yaşananlar karşısındaki duruşunu anlatıyor.
Yer: Karaburun Öğretmenevi
Tarih: 10 Eylül 2011 Cumartesi
Saat: 13:30
Rakip Saha (Belgesel Film)
Yönetmen/Kamera/Kurgu: Serkan Çiftçi
Kamera: Emek Gül, Ertan Önsel
Süre:71′
Yapım Yılı: 2011
Bir yönetmen, aynı zamanda filmin ana kameramanı ve görüntü yönetmeni 10 yıldır çalıştığı üniversitenin bulunduğu mahallenin (Kutepe) amatör genç takımının bir sezonunu takip ediyor; olağanüstü içten bir anlatım ve yüksek bir estetikle varoşu, Trumph Towers binalarını, yok olan mahalle sahasını, yok olan umutları, suçu ve sevgiyi ele alıyor. Bilgi Üniversitesi’nin bulunduğu mahalleyle en büyük yakınlık kurduğu eser bu film.
Yer: Karaburun Öğretmenevi
Tarih: 9 Eylül 2011 Cuma
Saat: 16:15
Ekümenapolis: Ucu Olmayan Şehir
Yönetmen: İmre Azem
Yapımcı: Gaye Günay
Süre: 93′
Yapım Yılı: 2011
Ekümenopolis İstanbul’a bütüncül bir yaklaşımı amaçlıyor, değişim kadar, değişimin altındaki dinamikleri de sorguluyor. Bizi yıkılmış gecekondu mahallelerinden gökdelenlerin tepelerine, Marmaray’ın derinliklerinden 3. köprünün güzergahına, gayrimenkul yatırımcılarından kentsel muhalefete, bu uçsuz bucaksız kentte uzun bir yolculuğa çıkartıyor. Uzmanlar, akademisyenler, yazarlar, mahalleliler, yatırımcılar, kentliler ile konuşacak, kente makro ölçekte bir bakışı grafiklerle izleyeceksiniz. Belki de yaşadığınız İstanbul’u yeniden keşfedeceksiniz ve umarız ki değişime seyirci kalmayacak, onu sorgulayacaksınız. Sonuçta demokrasi bunu gerektirir.
Yer: Karaburun Öğretmenevi
Tarih: 9 Eylül 2011 Cuma
Saat: 13:30
Flow: For Love of Water
Yönetmen: Irena Salina
Tür: Belgesel-Araştırma
Süre: 85’
Yapım Yılı: 2008
Dil: İngilizce – Türkçe Altyazılı
Uzmanların 21. Yüzyılın en önemli politik ve çevre sorunu olarak nitelendirdikleri Dünya Su Krizi’ne dair Irena Salina’dan ödüllü bir belgesel-araştırma. Salina, siyaset, çevre kirliliği, insan hakları ve baskıcı bir dünya su kartelinin doğuşuna çekinmeden odaklanıp dünyanın azalan içme suyu kaynaklarının artan özelleştirmesine karşı bir dava başlatıyor. Bilim adamları ve aktivistlerle yapılan röportajlar hızla büyüyen krizi hem küresel hem de insani ölçekte zekice afişe ediyor ve film su gaspının arkasındaki idari ve ticari suçluları takdim ederken hep şu soruyu soruyor: “Herhangi bir kimse suya gerçekten sahip olabilir mi?” Sorunu teşhis etmenin ötesinde FLOW, ayrıca izleyicilerin, su krizine pratik çözümler sunan kişi ve kurumlara ve başarılı bir küresel-ekonomik dönüşümün taslak kağıtları olarak hızla kendini göstermeye başlayan yeni teknolojileri geliştirenlere bir bakış atmalarını da sağlıyor.
Yer: Karaburun Öğretmenevi
Tarih: 9 Eylül 2011Cuma
Saat: 10:00
También la lluvia: YAĞMURU BİLE
Yönetmen: Icíar Bollaín
Tür: Dram – Belgesel
Dil: İspanyolca – Türkçe altyazılı
Yapım Yılı: 2010
Süre: 104’
İspanya’nın 2011 Oscar adayı Yağmuru Bile, yönetmenlik, Kristof Kolomb ve temel insan hakları mücadelesini bir araya getiriyor. Senaryosu Ken Loach’un daimi senaristi Paul Laverty tarafından yazılan film, Icíar Bollaín’in 2007 yapımı dedektiflik hikâyesi Matahariler’in başarısını takip ediyor. Takıntılı idealist Sebastian, Kristof Kolomb ile ilgili bir film çekmeye kararlıdır, ama bu Hıristiyan kahramanın mitini tersine çevirecek, açgözlülüğünü ve vahşi eğilimlerini gösterecektir. En ucuz ve Latin Amerika’da en “yerli” ülke olan Bolivya’daki çekimler sırasında, Kolomb’dan 500 yıl sonra toplumsal huzursuzluk patlar. Halk en temel hayati madde olan su için savaşmaya başlamıştır.
Yer: Karaburun Öğretmenevi
Tarih: 9 Eylül 2011 Cuma
Saat: 11:30
Kum
Yönetmenler: Petra Holzer, Selçuk Erzurumlu, Ethem Özgüven
Süre: 45′
Yapım Yılı: 2011
Bir gurup işçi, insan hakları savunucusu, doktor, avukat ve sanatçı üç yıldır “silikozis” denen bir illetle savaşıyor, savaşlarını en azından Türkiye sınırları içinde çok ciddi oranda kazandılar, şimdi amaçları bu illeti yeryüzünden silmek.
Yer: Karaburun Öğretmenevi
Tarih: 9 Eylül 2011 Cuma
Saat: 15:15
Ben Geldim Gidiyorum
Yönetmen: Metin Akdemir
Yapım Yılı: 2011
Süre: 14′
Sokak Satıcılarının modern hayatın dayattığı mutsuzluğa, süpermarket kültürüne karşı haykırışları, çaresiz ama onurlu duruşları üzerine bir belgesel, bir tür görsel müzikal, ağıt…
Yer: Karaburun Öğretmenevi
Tarih: 10 Eylül 2011 Cumartesi
Saat: 16:30
Akıntıya Karşı (Belgesel)
Belgesel Ekibi: Volkan Işıl, Özlem Işıl, Umut Kocagöz, Ezgi Akyol
Yapım Yılı: 2011
Süre: 80’
HES (Hidro Elektrik Santral) projeleri, büyüleyici doğası olan Karadeniz bölgesini “şantiye alanı”na çevirmiştir. Bu durum bütün yaşam formlarını etkilemekte – yıkıma sürüklemektedir: insanından balığına, aysından arısına, deresinden ağacına kadar…
Akıntıya karşı kürek çeken ve kulaç atan insanlar, HES projelerinin “asıl” nedenlerini ve bu projelere karşı geliştirdikleri farklı mücadeleleri anlatmaktadır bu filmde. Dahası, aynı zamanda bir yaşam felsefesinin sonucu olarak ortaya çıkan bu mücadeleler, yaşam alanlarının tahrip edilmesine karşı, direnişi mümkün ve zorunlu kılmaktadır. Senoz’dan İkizdere’ye, Borçka’dan Loç’a, Hemşin’den Çamlıhemşin’e, Fındıklı’dan Şavşat’a kadar…
Yer: Karaburun Öğretmenevi
Tarih: 10 Eylül 2011 Cumartesi
Saat: 10:00
Ve Jülyet
Senaryo/Yönetmen: Ozan Yıldırım, Tufan Taştan
Hikaye: Barış Yıldırım
Müzik: Ozan Baran
Oyuncular: Deniz Çakır, Orhan Aklaya, Osman Karakoç, Tufan Taştan
Yapım Yılı: 2011
Süre: 08’22’’
Bazen bir hayale aşık oluruz: bir hikayeye, bir kitaba, bir anıya… Aşık olmak için her zaman bir gerçek gerekmez.
Yer: Karaburun Öğretmenevi
Tarih: 10 Eylül 2011 Cumartesi
Saat: 11:30
Sessiz Sinema
Senaryo/Yönetmen: Tufan Taştan, Ozan Yıldırım
Yapım Yılı: 2010
Süre:02’26’’
İşkence: Hepimizin sessizce izlediği bir film. Varlığını bilmemize rağmen bilmezden geldiğimiz, sesini duyduğumuz halde duymazdan geldiğimiz, ses çıkarmamız gerektiği halde sustuğumuz bir gerçek. Bir filmin, bir gerçekle buluşmasıdır Sessiz Sinema.
Yer: Karaburun Öğretmenevi
Tarih: 10 Eylül 2011 Cumartesi
Saat: 11:30
Monna
Senaryo/Yönetmen: Baran Yıldırım, Hülya Özyıldırım
Oyuncular: Osman Karakoç, Zeynep Yasa, Okan Şenozan
Yapım Yılı: 2011
Süre: 17’
12 Eylül’ün karanlığı geçmişte kaldı sansak da, 12 Eylül’den kalanlar hala bizimle birlikte yaşamaya devam ediyor.
Yer: Karaburun Öğretmenevi
Tarih: 10 Eylül 2011 Cumartesi
Saat: 11:30
Kuzu var Koç Var Kesilir
Yönetmen: İlham Bakır, Mehmet Kamik
Yapım: Mezopotamya Kültür Merkezi
Kurgu: İlham Bakır, Oktay Aktaş
Yapım Yılı:2008
Süre: 41’
Onlar şehrin bağırsaklarında yaşayanlardır. Sokaklarda, caddelerde gördüğümüz binlerce ışıklı, cafcaflı tabelanın arasında onlar, üzerinde” kuzu var koç var kesilir” yazılı kartonlarla dolaşan canlı, ayaklı tabelalardır. Kimsesizdirler. Gün on iki saat güneşin altında beklerken düşler kurarlar. Tüm düşleri ise bir parça ekmek ve başlarını sokabilecekleri, içinde çocuklarını sevip, televizyon izleyebilecekleri tek bir göz oda eve sahip olabilmektir.
Yer: Karaburun Öğretmenevi
Tarih: 10 Eylül 2011 Cumartesi
Saat: 15:30
Sudaki Suretler (Belgesel Film)
Yönetmen: Erkal Tülek
Yönetmen Yardımcısı: Mahmut Hamsici
Yapım: TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası & Renas Yapım
Kamera: Erkal Tülek, Davut Kanmaz, Çağrı Yılmaz
Kurgu: Gözde Gayde, Erkal Tülek
Müzik: Ahmet Gökhan Coşkun
Yapım Yılı: 2011
Süre: 74’
“Sudaki Suretler” son yıllarda gündemin düşmeyen konularından biri olan Hidroelektrik Santrali (HES) yapımına karşı yürütülen mücadeleleri ele alıyor.
Belgesel, Türkiye’nin dört bir yanında sayıları üç bine yaklaşan HES’leri ve HES karşıtı mücadeleleri perdeye yansıtıyor.
Artvin, Muğla, Kastamonu, Dersim, Rize, Antalya, ekibin ulaştığı yerlerden bazıları. Gittiği her yerde sudaki suretlere mikrofon uzatan belgesel, insanın doğaya ve yaşama ne pahasına sahip çıktığını gözler önüne seriyor.
Türkiye’nin güneyinden kuzeyine, doğusundan batısına nerede bir HES inşaatı ve ona karşı çıkanlar varsa oralardan görüntüler içeren belgesel için film ekibi yaklaşık 12 bin kilometre yol yaptı.
Sudaki Suretler aynı zamanda “taraflı” bir belgesel. Ektiklerinden biçtiklerine, yediklerinden içtiklerine, sevinçlerinden yaslarına kadar her şeyi suyla var eden insanların, aslında kendi varlıklarını savunması anlamına gelen HES karşıtı mücadelelere de omuz veriyor Sudaki Suretler. Yönetmen Tülek filmin bu özelliğini “Memlekette keşfedilmemiş nice adsız canlılar var; onlarla konuşan, gezen, dinleyen ve taş atan bir belgesel olmaktı hedef” sözleriyle dile getiriyor.
Kamu yararı ve meslek ilkeleri doğrultusunda hareket eden İMO, belgeselin yapımcılığını üstlenmesinin yanı sıra yaygınlaştırılması konusunda da çok önemli bir rol oynuyor. HES konusunun kısır bir “yenilebilir enerji” tartışmasına hapsolmasına karşı çıkan İMO, belgeselin, bilim insanları ve demokratik kitle örgütü temsilcilerinin röportajlarının da yer aldığı DVD kopyasını üyelerine ücretsiz olarak dağıtarak HES’ler konusunda toplumsal bilincin yükselmesine de katkı vermiş oluyor.
Yer: Karaburun Öğretmenevi
Tarih: 10 Eylül 2011 Cumartesi
Saat: 17:00
DirenişteSanat Politik Performans Atölyesi Gösterisi
Yer: Mordoğan Belediyesi Önü
Tarih: 11 Eylül 2011
Saat: 15:00
Müzik Dinletisi
Yer: Karaburun İskele
Tarih: 10 Eylül 2011 Cumartesi
Saat: 20:00